kucukbayrak.gif

GEMİÇ KÖYÜ SAYFASI
GEMİCLİLER VE GEMİCLİLERİ SEVENLER
DİKKAT
HAYAT HİKAYELERİ
HASAN GÜLER HAKKINDA..
GÜLERLER ŞİRKETİ
GEMİÇ KÖYÜNDEKİ SÜLALELER
GEMİÇ KÖYÜ BİLGİLERİ
SOY AĞACIMIZ
GEMİÇ KÖYÜ HAKKINDA
GEMİÇ KÖYÜ Haberleri
Kişisel Sayfam
Foto Albüm
DOST SiTELER
MESAJINIZI BURAYA YAZABİLİRSİNİZ. YAYINLANACAKTIR..
BURADA DİNİ BİLGİLER OLSUN
SİZİN YAZILARINIZ
GEMİÇ KÖYÜ BAŞARILI İNSANLAR

HAYAT HİKAYELERİ


Saliha bir Hanım istiyorum...( gercek bir hayat hikayesi....)

saliha_han_m.jpg

BU GERCEK BIR HIKAYEDIR BU HIKAYENIN YAZARI YAZININ SONUNA EKLEDİĞİ CÜMLELER İSE ŞÖYLEDİR...
( Bu yaşananları babamın günlüklerinden derleyerek sadeleştirdim…
Hikayede anlattığım kişiler annem ve babama aitti. Doğan o çocuk bendim.
Sabır ve şükür insanı en üst derecelere yükseltecek kanatlardır…)
Allahü teala herkese böyle eş nasip eylesin

AMİN

saliha_han_m1.jpg

Saliha bir Hanım istiyorum...

blogcu_resm_..jpg

Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti .........
derken annem açtı yuva kurma konusunu.
Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi.komşuları çok dindarmış,
kızlarının ailesinden dahada dine bağlı olduğunu duyunca sevindim.
Gittik bir görelim görüşelim dedim.Ilk ailesiyle konuştum.
..Hatta ben konuşmadım sürekli onlar konuştu.şaşırdım kaldım...
Bir şey diyemedim...
Kına gecesinde en iyi müzüsyenler olacakmış...Düğünde keza aynı... Ev dayalı döşeli olacakmış,
hemde hepsi en pahalısından...
Araba olacakmış son model hemde,
çünkü komşunun damadı sıfır araba almış geçende...Anne hadi kalkalım diyecektim utandım... Kızla görüştürmek istediler...İslamiyete uygun olarak görüştük... on beş bilezik...En güzel gelinlik(10 bin tl)...En büyük düğün salonu...
Ne diyeceğimi bilemedim...
Ben Saliha Bir Eş istiyordum sadace... Istekleri bir türlü bitmiyordu...
O anda yan taraftaki aynaya
gözucuyla baktım kendime...
Görünüşümdede bir iş adamı
profilide yoktu...
Yirmi beş dakika konuştu
istekleri bitince sıra bana geldi.
Senin isteklerin nelerdir dedi..
. Biran önce kalkıp gitmek istiyordum sıkılmıştım, geleli bir saat olmasına rağmen dünya malına bağlananlarla birlikte olmak içimi karartmıştı.
..Tekrar sordu isteklerin nelerdir..
. Hayırlısı olsun dedim kalktım.
.. Nezaketle ayrıldık evden...

image001_k_yamet_ve_pi_manl_k.jpg

Yolda giderken telefon geldi... Amcam arıyordu..
Yan komşuları serhat amcanın kızı varmış...Serhat amca çok iyidir...
Cocukluğumdan beri tanırdım kendisini
... Tamam dedim dedim amcama geliriz.
.. Serhat amcalara gitmek için hazırlanıp annemle koyulduk yola, on beş dakika sonra ulaştık evlerine. Sohbet açıldı çocukluğumuzdan,başladı beni övmeye…
Kızardıkça kızardım utancımdan birşeyde diyemiyorum…
Derken söz asıl konuya gelmişti…
Evladım seni severim maksat gençleri mutlu etmek Allahü tealanın izniyle dedi ve başladı isteklerini saymaya…
O kadar çok şey saydı ki uykum gelmeye başladı… En sonunda da benim oğlumun kumar borcu var
onu ödemeden evlilik de olmaz zaten dedi.

cami_resmi.jpg

Birden gözlerim açıldı,şaşırmıştım açıkçası… Gözümü yerden alamadım uzun süre… Serhat amca gençleri görüştürelim dedi… Bir odaya geçtik kız konuşmaya başladı… Onceki görüştüğüm kız gibi ne varsa herşeyi istiyordu …Konuşmasını çalan telefonu böldü açıp konuştu kapattı. Tekrar çaldı konuşup kapattı… Sonra tekrar.. Dayanamadım sordum arayan kim diye. Eski nişanlısıymış ayrılalı on gün olmuş. Neden ayrıldıklarını sordum. Çay bahçesinde bir erkekle otururken görmüş sonra tartışmışlar, tartışma büyüyünce de ayrılmak zorunda kalmışlar. Oturduğun kişi kimdi ki? ... Calıştığı yerdeki müşterilerinden biriymiş… Demek önceden çalışıyordunuz? Evet ben masörüm dedi… Soktan şoka giriyordum.. Beş dakikada bilmediğim bir sürü şey çıkmıştı… Evlilik amacını sordum… Nişanlısı çok rahatsız ediyormuş farklı bir hayat,farklı bir ortam istiyormuş… Açık konuşmak gerekirse hava değişimine ihtiyaç duymuş… Daha fazla dayanamayıp izin istedim kalktım…

hakiki_m_sl_man.jpg

veli_toprak_gibidir.jpg

Ben sadece saliha bir eş istiyordum… nezaketle evden ayrıldık annemle… Daha sonra öğrendim ki serhat amca arkamdan bir sürü laf etmiş…


Gülümseyip,bugün öven yarın söver dedim içimden…
Artık evlilik düşüncesinden vazgeçmek üzereydim. Haftalardır dışarı çıkmıyordum.
Akşamları hava almak için balkonda oturup kitap okuyordum… Karşı komşumuz gece çalıştığı için
akşam dokuz gibi evden çıkıyordu. On yaşındaki oğlu da babasının peşinden ağlayıp dururdu her
gece ablası çocuğu oyalamak için balkona çıkarıyor ve her fırsatta benimle konuşmaya çalışıyordu…
Bu sık sık tekrar etmeye başlayınca bunaldım artık.

Bir akşam kıyamet ve ahiret kitabını alıp aynı saatte çıktım balkona…
Beni görünce o da çıktı balkona, bir konu bulup yine başladı konuşmaya…
Her akşam kitap okuyorsun nedir onlar… işte beklediğim fırsat gelmişti okumak istersen vereyim
deyince olur dedi… Besmele çekip iki üç metre karşıdaki kıza attım kitabı. Hadi gir de evde
okumaya başla dedim… Kitabı okumuş olacak ki bir daha balkona çıkmaz oldu…
Evlilikten vazgeçmiştim bir eş bulmak bana uzak görünüyordu…Aradan aylar geçmişti.
o zaman zarfında birkaç kızla daha görüşmeye gittim annemle…
Fakat netice aynı değişen bir şey yoktu…

image009_k_yamet_ve_ahiret.jpg

Bir Salı akşamıydı içim çok daralmıştı, adeta boğuluyordum…
O gece iki rekat namaz kılıp yattım… Acayip bir rüya gördüm… Birine anlatmalıydım bu rüyayı…
O akşam balkonda dolunayı izlerken telefonum çaldı…Gözüm dolunayda, cebimden çıkarttım
telefonu kimin aradığına bakmadan kulağıma götürüp telefonu açtım…Arayan ses tanıdıktı…
Fakat o günden sonra hayatımın değişeceğini nereden bilebilirdim ki…

Arayan en yakın arkadaşım Aliydi. Canı sıkılmış beni çağırıyordu.
Abdest aldım evin yakınındaki çay bahçesine gittim. Çocukluğumuzdan açıldı konu sonra
gördüğüm rüyayı anlatmak istedim…Tozlu bir köy yolunda gidiyordum elimde bir tane kılıç
vardı etrafımda ise bir sürü yılanlar… Yılanlar bir metre kadar yükseltmişler kafalarını yukarıya doğru…
Hepsi üzerime atılmak için zaman kolluyorlardı… Kılıçla kendimi savunuyordum… Bana yaklaşanları kılıçla öldürüp ilerliyordum… Ileride uyuyan biri vardı bilmediğim bir ses işittim ama ortalıkta kimse yoktu…
Uyuyan kişiye baktım… O ses; yatan kişi Musab bin Umeyrdir dedi.
Sonra ileride giden iki kişi gördüm biri Peygamberimizdi diğerinin kim olduğunu göremedim…
Ali yorumlamaya başladı rüyamı… Düşmanlarını yenerek iyi bir neticeye ulaşacaksın dedi…
Konu evliliğe geldi yine… Başımdan geçenleri anlattım… Dertliydim bu konuda…
benim eşim dünyaya bağlı olmamalıydı,
sadece dünyalık uğruna yaşamamalıydı…

Uzunca dinledi Ali sıkıntılarımı… O konuşmaya başladı bu sefer.
Evden çıkarken annem dedi bizim mahallede bir kız varmış onunla görüştürmek istiyorlar seni.
Yok Ali bundan sonra kolay kolay kimseyle görüşmek istemiyorum dedim… Kızda pek istekli değilmiş
zaten dedi… niye diye sordum.. O da birkaç kişiyle görüşmüş daha sonra evlilikten soğumuş iyice…
Alinin annesi ısrar edince de olur görüşelim demiş...Tamam dedim yarın gideriz diye sözleştik…
Rüyam gerçek mi olacaktı acaba… Bu zamana kadar sabrettim önüme gelen
engelleri Allahü tealanın izniyle aşmıştım…

Ali ile vedalaşıp eve geldim konuyu anneme açtım… Yarın gidecektik görüşmeye…
Cok heyecanlıydım nedense… Sabah erkenden kalkıp giyindim… Heyecan gitmek bilmiyordu bir
sağa bir sola yürüyüp duruyordum evin içinde… Ilk defa bu kadar heyecanlıydım… Oğle namazını
kıldıktan sonra yola koyulduk annemle… Ali bizi kızın evine kadar götürdü… Kapıyı çaldım…
Kapıyı babası açtı eve buyur etti… Biraz sohbet ettik söz asıl konuya geldi sonra…kızın babası
konuşuyordu; evladım benim söyleyeceğim bir şey yok sen kızımla konuş bu konuları dedi.
Şaşırmıştım gerçekten çünkü ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyordum… dünyalık bir konu
açılmamıştı ilk defa… Bir odaya aldılar beni kızla görüşecektim… Sandalyeye oturdum
ellerim masanın üzerinde avucumun içerisinde ise terleyen ellerimi silmek için bez bir mendil vardı…

4-adet-igne-oyali-ortu-mendil__19494574_0.jpg

Odaya kız girdi nurani yüzlüydü… önüne bakarak konuşmaya başladı…
Diğer kızlar gibi bilezikten gelinlikten girmedi konuya…
Ilk sorusu namazdan oldu….


Bana namaz kılıyor musun demedi, namazı kaç dakikada kıldığımı sordu.
Mesela öğle namazın kaç dakikada bitiyor dedi… on beş dakika civarında diye söyledim…
Memnun oldu… sonra birikmiş ne kadar paran var deyince önceki görüştüklerim gibi konuşmaya
başlayacak herhalde dedim içimden… 45 bin lira var… Paranın zekatını veriyor musun deyince yanlış düşündüğün için utandım.. Evet veriyorum dedim…
Konuşmasına ağır ağır devam etti…

Sizden önce üç kişi ile daha görüştüm hepsi de zengindi,
güvendikleri tek şeyleri paralarıydı.Bütün konuşmaları paraya zenginliğe dayanıyordu.
Dine ait hiçbir bilgileri yoktu ve namaz bile kılmıyorlardı. Size ilk sorum namaz oldu çünkü
namazı doğru olan ve huşu içinde kılan bir insandan zarar gelemez. Ailesinin hakkını
gözetir haksızlık yapamaz. Herkes için en iyisini en güzelini ister. Kimseyi hor görmez ve ezmez.
Böyle insanı bütün mahlukat sever,mahlukatın sevdiğini de Allahü teala sever.Allahü tealanın sevdiği kul ise makbul edilen kuldur… ve devam etti konuşmasına…Sonra zekatı sordum çünkü o parada fakirlerin hakkı da var. Fakirlerin hakkını gözetmeyen eşinin hakkını da gözetmez. Allahü teala ondan nasıl razı olur ki…
Ne kadar doğru konuşuyordu konuşmaları beni çok mutlu etmişti. Dünyalık bir şey istemiyorum diye dem etti... Yan taraftaki kitaplığı göstererek okuduğu kitapları gösterdi. Görünce çok mutlu oldum çünkü benim okuduğum Ehli sünnet Alimlerinin kitaplarını okuyormuş. Ben kızarıp terliyordum nedense, elimdeki bez mendil de iyice ıslanmıştı. Benim ise kıza soracağım bir şey kalmamıştı,ben sormadan herşeyi anlattı bana. Son olarak annemle konuşmak isteti, ben dışarı çıkmak için ayağa kalkınca elimdeki mendil yere düştü. Yere göz gezdirdim ama göremedim dışarı çıktım…

4-adet-igne-oyali-ortu-mendil__19494574_0.jpg

annemle de on dakika kadar konuştular içeride, annem çıkınca evden izin isteyip ayrıldık. İki tarafta birbirinden memnun olmuştu. Anneme içeride ne konuştuklarını sordum. Anneme nasıl davrandığımı ailemle olan ilişkilerimi sormuş. Çünkü anne ve babanın razı olmadığı bir evlattan Allahü teala razı olmazdı. Eve gidince konuyu babamla konuştuk çok sevindi… abdest aldım iki rekat namaz kıldım odamda sonra birkaç gün önce gördüğüm rüya geldi aklıma… Elimdeki sabır kılıcıyla zorlukları aşmak nasip olmuş ve sonuca ulaşmıştım… Bu günden itibaren düğün hazırlıklarına başlayacaktık artık…

biricik_k_z_m_n_d___n_g_n__davetlileri...jpg

hac-d_n___.jpg

Söz kesilip aileler arasında yüzük takıldı. Düğün konusu biraz sıkıntılı olmuştu...… akraba tarafı çalgılı olmasında ısrar ediyor ,ben ise dini yönden olmayacağını anlatmaya çalışıyordum. Ben yumuşak huylu oldukça onlar daha fazla üzerime geliyorlardı. Düğün çalgılı olurmuş onlara göre. Cenaze evi gibi dualar edilip mevlit okutulmazmış… Ne yapacağımı şaşırmış ve iyice bunalmıştım. Defalarca haram olduğunu anlatsam da çalgısız olması gerektiğini kabul ettiremiyordum… Bir akşam evde akrabalarla toplandık bu konu hakkında konuşuyorduk. Bir şartla isteğinizi kabul ederim deyince hepsi şaşırdı… herkes gözlerini bana çevirmiş ne diyeceğimi bekliyorlardı. Öldüğümde mezara benimle girecek olan varsa ve benim yerime hesap vermek isteyen olursa kabul edeceğimi söyledim… Kimse yüzüme bakmıyordu artık utanmışlardı açıkçası… Bu konu da böylece kapanmış oluyordu…

do_ru_g_l.gif

Bir Perşembe günü kız tarafıyla sözleşip düğün alış verişine çıktık…
Nişanlım sanki yanımda köle gibi duruyordu. Ben ne göstersem olur beğendim diyordu.
Bir insan bu kadar mı mütevazi bu kadar mı ince olabilirdi. Onun bu durumunu gördüğüm zaman
ben en kaliteli en güzel olan eşyaları alıyordum. Onu mutlu etmek için elimden geleni yapmak istiyordum… Evimizi döşemiştik her şey çok güzel gidiyordu… düğün günü gelip çatmıştı… heyecandan
ölecek gibiydim elim ayağıma dolaşıyordu adeta.
Düğün tam istediğim gibi olmuştu….

Evliliğimizin ilk yılları diğer evlikler gibi tartışma ya da kavga ile geçmiyordu.
Biz İslamın etrafında birleşmiştik. Hiçbir sorunumuz da olmuyordu.
Eşimin zekasına güzel ahlakına güler güzüne hayrandım… Onsuz zaman geçmiyordu,
işteyken fırsat buldukça arıyordum,sesini duyuncada çok mutlu oluyordum. Konuşmasında içimi
rahatlatan bir tesir vardı. Bunu nasıl yapıyordu bir türlü anlayamıyordum. Eve gittiğimde beni
her zaman güler yüz ile karşılardı, o anda bütün yorgunluğum giderdi. Yemek hazırlarken yardım
ederdim. Sen otur yorgunsun der, ben de içeri gidip otururdum. Onun üzülmesini hiç istemiyordum çünkü. Her ne isterse yerine getirmek için can atıyordum… Benden bir şey istesin diye gözlerinin içine bakardım. Arada bir arabamla gezerdik,gezdirince mutlu olurdu… Yine bir gün gezdirmek için çıkıp arabaya bindik. Dönüp bana baktı. Sabır çok güzeldir,sabır insanı bu araba gibi ulaşmak istediği yere götürür dedi. Neden böyle bir şey söylediğini anlamamıştım… biraz gezip eve gelmiştik… Birkaç gün önce yatak odasının kapısı bozulmuş, kilidi zor açılıp kapanıyordu.

Geçen gün mahallemizde hırsızlık olayı olduğu için odamızın kapısını kilitliyorduk…
Bir haftadır eşimin midesi bulanıyor bunun içinde geceleri sık sık kalkıyordu… benim uykum çok hafif olduğu içinde hemen uyanıyordum… O gece tekrar midesi bulanmış olacak ki kalktı, kalktığını hissedip gözlerimi açtım ama uyandığımı anlamadı. Yavaş yavaş kapıya doğru ilerledi…Fakat o anda gözlerime inanamayacağım bir olay gerçekleşti…

Ben rahatsız olmayım diye kilitli olan kapının anahtarına bile dokunmadı…
kapı kilitliydI Eşim Bismillahirrahmanirrahim dedi ve kapıyı açmadan dışarı çıkmıştı. Bu durumu görünce kalbimin atışları hızlandı terlemeye başladım… yataktan kalktım gözlerim, kapıya odaklanmıştı… yatak odasının camından lavabonun ışığı belli oluyordu…

Lavaboda elini yüzünü yıkayıp ışığı söndürdü.
Ben hemen yatağa yatıp uyuyormuş gibi yaptım. Fakat eşim kapıyı açmadan odaya girdi… Kalp atışlarım iyice artınca dayanamadım uyanmış gibi yaparak Yatakta doğrulup oturdum… Eşimin yüzüne baktım… adeta güzü nurlanmış parlıyordu… Uyandığımı görünce gülümseyerek yüzüme baktı. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Rahatsız mı ettim diye sordu. Yok çıktığını bile duymadım deyince gülümsedi ve yattı…

Işe gittiğimde sürekli o anları düşünüp duruyordum.
Bu nasıl olabilirdi?... Akşam eve gittiğimde zile basmadım ve kapıyı anahtarımla açtım.
Kapıyı açtığımda eşimi karşımda buldum… işten geldiğimde kapıyı açmak için bekliyormuş… Selam verip içeri girdim elimi yüzümü yıkayıp sofrayı hazırladık yemeği yedik… Bu gün neden durgunsun bir şey mi oldu? Diye sordu… Cevap veremedim… Dün geceki olayı nasıl sorabilirdim ki… Sana bir şey söyleyeceğim diyerek elimden tutup beni ayağa kaldırdı…gözlerinin içine bakıyordum… buyur söyle dedim… Hamileyim dedi… Ondan sonrasını hatırlamıyorum zaten… O anda ayaklarım boşaldı… Düşüp kalmışım yerde… Yarım saat sonra kendime geldiğimde eşim yanı başımda oturuyordu… Yattığım yerden doğrulup eşime bakınca utanıp yüzünü yere çevirdi… Bu habere o kadar sevinmiştim ki anlatamam…

_i_ek_ve_deniz.jpg

Akşamları işten eve gelirken artık bebek eşyaları alıyordum… Gece yattığımızda eşimle hep hayal kurap duruyorduk… Cocuğumuz belli bir yaşa geldiğinde ilk hangi kitabı okumalıydı acaba… Ilk önce namaz kitabındaki bilgileri öğrenmeliydi. Ondan sonra hangisini okutsak acaba İslam Ahlakını mı? Herkese Lazım olan İmanı mı okutsaydık… Yok yok ilk önce Halifelerin menkıbeleriyle yeşertmeliydi kalbini… Benim evladım Ehli Sünneti savunan Ehli Sünneti yaymak için çabalayan bir kul olmalıydı onu bu şekilde yetiştirmeliydik… Her akşam belli bir zaman dilimi içerisinde eşimle İmam-ı Rabbaninin mektubatını okuyorduk. Bir akşam okurken yorgunluktan gözüme ağrı girince eşime rica edip sesli okumasını söyledim ve gözlerimi dinlendirmek için kapattım.

hakiki_kitaplar.jpg

mektubat_tercemesi.jpg

212. Mektubu okuyordu…
Bir ara gözlerimi açtım elindeki kitap kapalıydı. Gözlerimi açtığımı görünce hemen kitabı açıp gözlerini kitaba dikti… anladım ki o kadar sayfayı ezberlemiş ve ezberinden okuyordu. Okuduğu mektup bitince durdu… mektubatı bu zamana kadar kaç defa okudun diye sorunca bilmiyorum dedi… Peki kitabı bitirmen ne kadar sürüyor? Bir hafta diye cevap verdi.. Anladım ki eşim manevi derecelere yükselmişti.. beni rahatsız etmemek için kapıyı açmadan çıkması bir kerametti…

image004_g_vercin_ve_camii.jpg

O günden sonra eşime olan hürmet ve saygım daha da arttı. Eşim bir evliya idi… Ilmihal okuduğumda anlamadığım yerleri eşime soruyordum. Öyle güzel açıklayıp anlatıyordu ki hayran kalmamak mümkün değildi… Hikmetini bilmediğim en ufak bir davranışını görsem soruyordum. O da hemen açıklar; ilmihalin şu sayfasında yazıyor diye söylerdi… Her haline sabrediyordu ve her haliyle de şükrettiği ortadaydı… İslamiyeti yaşayan bir numune vardı karşımda, bu yüzden Allahü tealaya her saniye şükretsem yine az gelirdi… Eşimin birkaç kerametini daha görünce dayanamadım, artık ne pahasına olursa olsun bu konuyu konuşacaktım kendisiyle… her zamanki gibi işten geldim yemek yedik konuyu konuşmak için eşimi karşıma aldım… giderek büyüyen bir heyecanla yavaş yavaş konuşmaya başladım..

veli_toprak_gibidir.jpg

İslamiyetin en ince kurallarına en güzel şekilde dikkat ediyorsun.
Konuyu uzatmak istemiyorum dediğim anda eşim konuşmaya başladı… "Sabır güzel şeydir. Sabrederken şükretmek daha güzeldir. İnsan her haline sabreder ve şükrederse Allahü teala ona daha iyilerini ihsan eder"… Artık ağzımdan tek kelime çıkmıyordu, eşimde konuşmasını bitirmişti… O günden sonra ona olan davranışlarım daha dikkatliydi. Onu kırabilecek her şeyden uzak duruyordum…

image006_tam__lm_hal.jpg

bir akşam annem aradı komşu kızının düğünü varmış iki gün sonra, düğüne beni de davet etmişler. Eşimle birlikte gittik düğüne, her şey İslama uygun düzenlenmişti. Erkekler ve bayanların yerleri farklı bölümlerdeydi… düğündeki İslama uyma titizliğini görünce çok sevindim. Bir akşam kendisine balkondan verdiğim Kıyamet ve ahiret kitabı geldi aklıma. On dakika sonra küçük bir çocuk geldi, o kızın kardeşiydi bu. Babası işe giderken arkasından ağlayan çocuk… Abi eğilir misin dedi.. eğildim kulağıma ablasının bana çok teşekkür ettiğini söyledi. Ben vesile olmuşum onun bu duruma gelmesinde. Bunu öğrenince çok sevindim…

image009_k_yamet_ve_ahiret.jpg

Eşim hamile olduğu için fazla kalamadık düğünde eve gittik…
Aradan aylar geçmiş ve eşim doğurmuş ve Bir tane oğlum olmuştu… hayatımızdan çok memnunduk… Eşimle her akşam kitap okumaya devam ediyorduk yine… Eşime üstadım diye hitap ediyordum… O benim üstadımdı. Dünya ve ahiret saadetim için en büyük vesile idi… geceleri rahatsız olmasın diye oğlumuz ağlayınca çocuğu alıp başka odaya gidiyordum… aradan iki yıl geçmiş oğlumuz büyümüştü… Eşim her fırsatta sabır ve şükretmemi telkin ediyordu…

pa_ap_nar_syahat_._a_ustos_2009...__11_.jpg

bir zaman sonra eşim hastalandı. Zamanımızın çoğu hastanede geçiyordu… eşimin hastalığı artmış, benim ise elimden bir şey gelmiyordu. Bir akşam işten eve geldiğimde kapıyı çalmama rağmen açmadı. İçeri girdim içeriden bilemediğim mükemmel bir koku geliyordu. İçeri girdim eşim yatıyordu ilk önce uyuyor zannettim. Uzun zaman uyanmayınca gidip uyandırmaya çalıştığımda vefat ettiğini anladım. O anda yıkılmıştım. İçim yanmıştı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Annemi aradım gelmesini istedim…. Eşimi diğer gün defnettik…

Eve girdiğimde burnuma gelen o güzel koku mezardan gelmeye başladı…
Her gittiğimde o kokuyu duyardım… giremiyordum. Onu özlüyordum sadece.. Canım eşim, üstadım vefat etmişti. Söylediği gibi yapmaya çalışıyor sabretmekten başka çare bulamıyordum… her an onu düşünüyordum… Aylar sonra eve girme cesareti gösterdim… gözlerim doldu ağlamaya başladım. Balkonda çıkıp sandalyeye oturdum. Dolunay vardı… Alinin beni aradığı o akşam geldi aklıma… O akşamda aynı dolunay vardı… gözlerimden yaşlar akarak dışarıya çıktım… doğru üstadımın, eşimin mezarına gittim. Saatlerce ağladım…. O güzel kokuyu hissetmeye başladım tekrar… arkamdan bir el omzuma dokundu. Arkama döndüm eşim nurlar içinde arkamda duruyordu… Heyecandan bir şey söyleyemiyordum.. Başım dönmeye başladı ve bayılmışım sonra…

t_rbe.jpg

Uyandığımda sabah ezanı okunuyordu… Kalktım etrafıma baktım…
Eşimi gördüğüm anda... sabret dediğini hatırladım… Camiye gidip sabah namazını kıldıktan sonra dışarı çıkarken cebimde bir şey olduğunu fark ettim… Elimi cebime attım bir tane mendil vardı… Eşimin evinde ilk konuştuğumuz zaman avucumun içindeki mendil ayağa kalkarken yere düşmüştü bulamamıştım daha… demek ki eşim bulup saklamış… Mendilin bilmediğim şekilde çok güzel bir kokusu vardı…

4-adet-igne-oyali-ortu-mendil__19494574_0.jpg

BU GERCEK BIR HIKAYEDIR BU HIKAYENIN YAZARI YAZININ SONUNA EKLEDİĞİ CÜMLELER İSE ŞÖYLEDİR...
( Bu yaşananları babamın günlüklerinden derleyerek sadeleştirdim…
Hikayede anlattığım kişiler annem ve babama aitti. Doğan o çocuk bendim.
Sabır ve şükür insanı en üst derecelere yükseltecek kanatlardır…)
Allahü teala herkese böyle eş nasip eylesin

… SON..

image010_kirmizi_g_l_sa_.jpg

gemi__k_yl__halide_g_ler.jpg

gemi__da__nda_bayrak_var.jpg

1215.jpg

1214.jpg

GEMİÇ KÖYÜ MOLLALAR SÜLALESİNDEN HALİDE GÜLER

halide_g_ler.1.jpg

Ben Halide Güler
30 Ağustos 1924 senesinde Bursa-Orhangazi-Gemiç Köyünde dünyaya geldim. Babamın adı Halit. Annemin adı Kadriye.
Babamın dedesi doğu illerimizden (Bir ihtimal Van'dan) Bursa-Orhangazi-Dutluca köyüne imam olarak gelir. Burada evlenir. Çocukları olur. Bir tanesi dedem Molla Mehmet'tir. Molla Mehmetin iki kızkardeşi, bir erkek kardeşi daha olur. İsimlerini bilmiyorum. Fakat Gemiç Köyünden Hacı Ömerler sülalesine bir kızkardeşi gelin gelir. Hacı Ömer'in annesi Dedem Molla Mehmet'in kızkardeşidir. Molla Mehmet Dutluca Köyünün köklü sülalesinden Halime Hanımla evlenir. Şükrü-Nuri-Hakkı-Halit isminde oğulları ve Hamdüne isminde kızları olur.

Hakkı Amcam'a Hakkı Molla derlerdi. Köyümüz camiinde tam otuz yıl imamlık yaptı.
HAKKI MOLLA, HACI AHMETLER SÜLALESİNİN BİR KOLU OLAN,TAHİRLER SÜLALESİNDEN SANİYE HANIMLA EVLENİR.
ÖMER HATİPOĞLU, HATİCE HATİPOĞLU VE EMİNE HATİPOĞLU İSMİNDE ÇOCUKLARI OLUR.
ÖMER HATİPOĞLU VE ONUN OĞLU DOÇ Dr.Mustafa Murat Hatipoğlu'nun kendi kaleminden kısa bir bilgi aktarmak isterim.

m._murat_hatipo_lu.jpg

DOÇ Dr.Mustafa Murat Hatipoğlu'nun kendi kaleminden kısa bir bilgi aktarmak isterim.Değerli Gemiçli hemşerilerim;

Mollalar Sülâlesinden Mehmet Molla'nın üçüncü oğlu olan Hakkı Mollanın oğlu, Saniye Hanım'dan olma Ömer Hatipoğlu benim babamdı. 2007'de Hakkın Rahmetine kavuştu. Dedem Hakkı Molla'yı ben çok küçükken tanımıştım, beni Ankara'ya geldiğinde 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine götürmüştü. Askerleri görünce hep gözleri dolardı. Neyse, annemiz Rukiye Hanım da 2007'de vefat etti. Ben Murat Hatipoğlu, şimdi 60 yaşındayım. İzmir'de Üniversitede Doçentim. Bir de kardeşim Zeynep var, o benden 6 yaş küçüktür. Hayattayız Allah'a şükür. Zeynep Ankara'da ben Aydın'da oturuyorum, İzmir'e iş için gidip geliyorum. Benim 2 oğlum var .Adları YAĞMUR ve BUĞRA. Yağmur Gülcan Hanımla evli ve iki kızları var, adları Derin ve Cansu Hatipoğlu..Kardeşim Zeynep'in oğlu da Ceyhun Güneş. Rahmetli dedem Hakkı Molla'nın eşi yani babaannem Saniye Hanım'ın silalesi hakkında bir bilgim yoktur. O da yıllar önce vefat etti tabii, Allah Rahmet eylesin. Gemlik'teki rahmetli Hamdüne halamızı da Halim dayıyı da, kızları Ayten ve Nurten'i de tanımışlığım var küçükken. Ayrıca, büyük halam(babamın ablası) rahmetli Emine Halam Sünnetçi Süleyman diye tanınan eniştemizle evliydi ve 2 erkek 5 kızı olmuştu. Oğulları Yahya şimdi Orhangazide Yahya SAFRAN. Diğeri de Durmuş Ali SAFRAN'dır.
Cenâbı Allah vefat edenlere gani gani rahmet eylesin, hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler versin. Sizi de bu çalışmalarınızdan dolayı tebrik ediyorum.bütün Gemiç Köyüne selam sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Murat HATİPOĞLU(Doç.Dr.)
Şimdi Emine hatipoğlu hanımın çocuklarından bahsedeceğim, kısaca
.

yahya_safran.jpg

EMİNE HATİPOĞLU ORHANGAZİLİ SÜNNETÇİ SÜLEYMAN İLE EVLENİR. YANİ SÜLEYMAN SAFRAN, GEMİÇ KÖYLÜ HAKKI MOLLANIN KIZI EMİNE HANIMLA EVLENİR. ALTI ÇOCUKLARI OLUR.
NADİDE SAFRAN. ERİŞ FADİME SAFRAN GÜNAY SELİME SAFRAN ERDEM
ŞÜKRAN SAFRAN KAYA NURAN SAFRAN YAHYA SAFRAN DURMUŞ ALİ SAFRAN
HEPSİ DE ORHANGAZİ DE İKAMET EDİYORLAR.
YAHYA SAFRAN YILLARDIR, ORHANGAZİ ESNAF ODASI BAŞKANLIĞINI YÜRÜTÜYOR...

mehmet_orhan_ve_halas_n_n_o_lu_halim_t_rkan.jpg

.Hamdüne Halamın oğlu Halim Türkan'dır.

Şükrü Amcam Hacı Abdullahlar sülalesinden bir hanımla evlenir. Bir oğulları olur. Kendisi Çanakkale Harbinde şehit olur. Kendisinden sonra oğlu da hastalanır vefat eder.

Nuri Amcam Hacı Raşit'in kızı ile evlenir. Nuri Amcamın iki kızının isimleri Atifet Varol ve Necmiye İzgü'dür. Nuri Amcam da İstiklal Harbinde şehit olur.

molla_mehmet_n_torunu_at_fet_varol_ve__ocuklari.jpg


Babam Halit Orhan Kamiller sülalesinden Kadriye Hanımla evlenir. Burada Annem Kadriye Orhanın kısa hayatını da yazacağım. Annemin anne tarafı Hacı Kani beylerdendir. Hacı Kani Bey Karadeniz Bölgesinden (Bir ihtimal Samsun'dan köyümüze gelir. O da dini bilgileri yüksek bir insandır.) Oğlu Esad Bey Umurbeyli bir Hanımla evlenir. Gemlik'e yerleşir. Onların da oğlu Hafız Kani Bey yıllarca Gemlik Merkez camiinde imamlık yaptı. Esad Bey ve Kani Bey Dayının kabirleri Yalova Güney Köyünde Nakşibendi Şeyhi Şerafettin Dedenin Kabrinin bulunduğu mezarlıktadır. Annemin bir dayısının ismi ise Lütfü'dür. Komşu Köyümüz Gürle'den evlidir. O da Esad Bey dayı gibi, hanım köylü olmuş. Gürle Köyüne yerleşmiştir. Lütfü Dayının Zehra isminde kızı olur. Kızı Zehra'yı Gürle Köyünün ileri gelenlerinden Harun Beyle evlendirir. Bu Harunun Torunu Harun Gürle Köyünde Muhtarlık yaptı. Annemin baba tarafı ise Kamiller sülalesindendir. Kamil Dede Gemiç Köyünün yerlisidir. Bir oğlu bir kızı olur. Oğlunu Kani Beyler sülalesinden Lütfiye hanımla evlendirir ki(Lütfiye benim anneannemdir) iyi bir nesil yetişsin... Kızı Hatice hanımı ise Kınıklar sülalesine verir. Kınık Salih, kınık Süleyman, Kınık Ayşe Hala (Hacı Eşrefle evlendi) yakın akrabalarım olur.
Annemin Babasına Kamil'in Ahmet derlerdi. Yaşadığı dönem ülkemizin zor yıllarına rastlar. Köy içinde kabadayı namıyla nam salmış. Hatta oğulları da aynı şekilde yaşamışlardır. Allahu Tealanın bildiğini sizlerden saklayacak değilim. İki oğlu ve iki kızı olur. Kızları Annem Kadriye- Babam Halit Orhan'la evlenir. Babam Halit Orhan Gemiç Köyünde aralıksız tam 30 sene muhtarlık yaptı. Onun zamanında yapılan girişimlerle, tabii devletimizin de katkılarıyla köy çocukları yüksek tahsil yaptılar. Amcamın oğlu Ömer Abi, Profesör oldu. Köyümüzden Daha başka profesörler, doktorlar, öğretmenler ve gördükleri yüksek tahsilin katkılarıyla iş adamları da çıktı. Teyzem Edibe ise Köyümüzden Recebin Ahmet ile evlenir. Dayım Osman Köyümüzden Hamdüne ile evlenir. Bir kızları Emine Hanım ve Bir oğulları Fikri olur.
Köy ile anne ve babamın bağlantıları böyledir. Halit Orhan ve Kadriye Orhanın kızıyım. Benden büyük iki ablam ve bir abim var. benden küçük üç kızkardeşim var. Ablam Şükriye Tunç, Köyümüzden Hacı Ahmetler sülalesinden Salih Tunç ile evlendi. Ablam Nuriye Mutlu, Bursa-Gemlik-Muratoba Köyünden Halil mutlu ile evlendi. Abim Mehmet Orhan Köyümüzden Tatarlar Sülalesinden Pembe Çubukçu ile evlendi. Kızkardeşim halime de Nuriye Ablam gibi, Muratoba Köyüne gelin gitti. Beyinin ismi Ali Ünal'dır... Kızkardeşim Hatice Paşapınar Köyünden Kazım Akçay ile evlendi. Kızkardeşim Gülşen ise Çocuklarımın babasının kardeşi ve Karamürsel'li Hafız Selim Güler ile evlendi.

halide_g_ler.jpg

Kendimi bildim bileli hep çalışırım. Kendimi methetmiyorum, gerçeği söylüyorum. Köyden hiç kimse benim yürüdüğümü görmemiştir. Ben hep koşarak giderdim. Onun için bana uçuyorsun derlerdi. Daha dokuz yaşımdayken kiraz ağacına çıktım. İki misli büyüklerimle yarış ettim. Hepsini geçtim. Zeytin ve kiraz toplamada şimdi nasıl bilmiyorum. O yıllarda kadının gündelik ücreti erkeğin yarısıydı. Bana erkeklerden daha çok ücret verirlerdi. Ayrıca ilaveten her akşam bahşiş de alırdım. Tabii kendi kirazımız ve zeytinimiz toplandıktan sonra başkasının malına giderdik.

1946 senesi 18 Mart'da Şerafettin Güler ile evlendim. Dört oğlumuz oldu. Hasan Güler, Orhan Güler, Turhan Güler ve Burhan Güler.
Eşim Şerafettin güler hakkında kısa bilgiler:
Adı:Şerafettin Güler.
Doğum Yeri: Karamürsel
Doğum Tarihi: 30 Ağustos 1919
Baba Adı: Hasan
Ana Adı: Naciye
Dede Adı: Selim.
Dedesinin Lakabı: Arnavut Selim
Babaanne Adı: Şekure
Amcaları: İslam Güler
Halaları: Ayşe Ve Şerife
Annesinin Doğduğu Yer: Yalova
Annesinin Doğum Tarihi: 1903
Annesinin baba adı: Seyit Ahmet
Dayıları: Hasan Yavuz, Hüseyin Yavuz, Hüsamettin yavuz
Teyzesi: Hayriye yavuz Gür
Gemiç Köyündeki Kardeşleri: Selim Güler,Ali Arol, Nadide Arol, Canip Arol, Hüseyin Arol, İbrahim Arol, Cahit Arol
Çocukları: Hasan Güler, Orhan Güler, Turhan Güler, Burhan Güler

16662_105147092834062_100000163144757_142526_5054865_n.jpg

halide_g_lerin_o_lu_hasan_ve_e_i__erafettin..jpg

2283.jpg

Eşim
Şerafettin Güler Annesi ile Beraber Bu Köye Geldi. Ahmet Çavuşu baba bildi. Burada Evlendi. Burada Yaşadı. Burada vefat etti. Vefat ettiğinde 93 yaşındaydı. Gemiç Köyü mezarlığında Kardeşi Hüseyin Arol’un Kabri yanında yatıyor. Allahu Teala Rahmet eylesin. Bir hususu açıklamak isterim. Yukarıda Kardeşlerini yazarken, Selim Güler den bahsetmiştim. Selim Güler, Eşim Şerafettin Güler'in bababir kardeşidir. Selim Gülerin Babası Hasan Annesi ise Hafizedir. Hasan Ve Hafizenin,1933 doğumlu oğludur. 1986 yılında 53 yaşında vefat etti. Selim Güler, Kardeşim Gülşen Orhan'la evlendi. Çocukları var. Ruşen Güler, Ergün Güler, Zeynep Güler, Ertan Güler..

İlkokuldan talebe arkadaşlarım var. Hepsi büyük başarılara sahip oldular. Bu başarılı Gemiçliler:
Emekli subay Cevdet Özkardeş
İktisat Fakültesi mezunu iş adamı: Halil Şafaklar.
Demokrat Partinin ve daha sonra Adalet Partisinin kuruluşunda hizmeti geçen Bursalı Siyasetçi Demokrat İsmail ilhan.
Emekli Subay Asım Bolu.
İş adamı Süreyya Bulca.
Mahmutlar Sülalesinden Nesibe hanım.
Hacı Ahmetler Sülalesinden Hüseyin beyin kızları: Letafet Hanım ve yaşar hanım.
Tatarlar sülalesinden Müşerref Aydoğdu.( Müşerref Aydoğdu'nun anneannesi Şerife hanım Ahmet Çavuşlar sülalesindendir.)
Hüseyin Ağalar Sülalesinden Hatice Poyraz.
Hacı İzzet Gemiç'in kızı Veciha Hanım (Büyük İzzetler Sülalesinden İzzet Beyle evli.)

Herhalde satırların sonuna yaklaştık. O yıllarda bugünkünden daha zor hayatımız vardı. Tam altı sene doğru dürüst yağmur yağmadı.
Devletimiz köylüye ZİRAAT BANKASI vasıtasıyla, yirmi sene vadeli para yardımı yaptı.
Yeni kurulan Cumhuriyet Hükümeti akıllı ve merhametli insanlardan müteşekkildi.
Başta Cumhurreisi Mustafa Kemal Atatürk ve Kabine arkadaşları, halkın derdini biliyorlar ve çaresini de anında yapıveriyorlardı.
Şimdilerde yine kıtlık var. Yağmurlar yağmıyor. Kar hiç yağmıyor. İşsizlik var. En önemlisi fakirlik var. Çok borçlu vatandaşımız var. Herhangi bir bankaya gidip uzun vadeli kredi istese, senin kredi notun zayıf cevabını alıyor...
Fakat önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Ondan sonra, herşey güzel olacak diye ümit içindeyiz.
Seçilecek olan Cumhurbaşkanımız, Milletimize ve Devletimize hayırlı olsun.

30 Mayıs 2014

gemi__halide_g_ler_evi.jpg

gemi__k_y___enli_i.jpg

gemi__meydan_.jpg

2314.jpg

Sevgili Dostlar
Yukarıdaki bilgileri, 90 yaşındaki Annem Halide Güler'den aktardım.
Kendi hayatından ziyade, Gemiç Köyü insanlarını bize anlattı.
Yurdumuzun insanlarını da karakter bakımından özetledi.
İçimizde bir çalışma şevki olduğunu Fakat tembelliğimizin daha baskın geldiğini belirtti.
Çok zeki olduğumuzu, çalışırsak çok ileri ülkeler düzeyine çıkacağımızı ifade etti.
Herkesi kendi gibi çalışmaya davet etti.

1761.jpg